30 Temmuz 2009 Perşembe

BAKSI MÜZESİ , Bayburt

Pazar günü bir keşif gezisi heyecanıyla yola koyulduk.Hedef noktamız Bayburt ''Baksı Müzesi''...Yolumuz oldukça uzun o yüzden beslenme çantamız oldukça zengin,yol kenarında durup aldığımız meyvelerde cabası...
Bayburt a kadar yol bildiğimiz yol.Bayburt tabelasını gördükten sonra ilk göbekten sola ''Soğanlı Yaylası'' na dönüyorsunuz,daha sonra da İspir'' tabelasını takip ediyorsunuz.Ama ''Bayraktar'' tabelasını kaçırmamak için gözünüzü beş açıyorsunuz.Zira akıbetiniz bizim gibi olur.Kendinizi neredeyse Erzurum da bulursunuz.
Define avcıları gibiyiz, sürekli ''yahu nerede bu müze'' şaşkınlığıyla gözlerimiz arazileri radar gibi tararken,arka koltuktaki bir çift Polyanna ''şuraya bakın ne güzel,buğdaylara bakın ne hoş,lahanaların rengi olağan üstü''muhabbeti ile ilerliyoruz...Birden Müze sağımızda beliriveriyor.Arşimet in ''buldum''heyecanıyla biz ilerliyoruz müze sağımız da ilerliyor....Bir an kavuşacağımızın yollarımızın aniden kesişeceği düşüncesi ile gittikçe gidiyoruz.Artık biz bir dağın tepesinde Baksı öteki dağın tepesinde.Dönüyoruz tabiki;Polyanna lara kalsa çağ kebabı yemiştik.
Oralarda insan yok yol soracağınız..Telefon da yok,çünki şebeke yok..!!
O melun tabelayı bulana kadar geri dönüyoruz.Tam 40 dk fazladan yol gitmişiz.Müze aslında ''Bayraktar''tabelasından 5 km.yukarda.( imiş )
Burası kuru kuru bir müze değil,bir düşün mucizevi şekilde gerçeğe dönüşmüş biçimi...Büyüleyici dağ ve Çoruh manzarası başınızı döndürüyor.Gelenekle çağdaşlık iç içe,muh-tee-şemmm....
''BAKSI'' Bayraktar köyünün önceki adı.Kırgız Türkçesinde Şaman demek.Şamanizm insanlığın en eski dinlerinden biri,temeli sihir ve büyüye dayanıyor.İnsanlığın doğa ile bütün olduğu uyum içersinde yaşaması gerektiği düşünülüyor.Baksı nın müzedeki anlamı ''tılsım'' imiş,Hüsamettin Hoca öyle söyledi.Şaman dininde sayılarda tılsım olduğu 41 ve 41 katlarının uğur getirdiği düşünülüyor.Yer yer müzede ve o komplex de bu tılsımlar karşınıza çıkıyor.
Prof.Dr.Hüsamettin Koçan ünlü bir ressam,aynı zamanda öğretim görevlisi.Baksı doğumlu.Şaman kültürünü edindiği köyünden çocukken ayrılmış.Ve memleketine dönüşü muhteşem olmuş.Şaman ın yani sanatçının tedavi edici nefesini sunmak için yıllardır bu köye emek vermiş.Sanat yoluyla doğduğu topraklara hayat getirmek hayali ile yola çıkmış özel bir insan.Gelenekleri sürdürüp halkı tekrar üretmeye sevk etmek,bu uzak diyara bereket getirmek amacında.
Bu dağın tepesinde muazzam bir galeri var.Son derece estetik.Gördüklerimin en iyisi...Ayrıca sanat ve edebiyat kütüphanesi ve 300 kişilik konferans salonuda var.
Müze de halk sanatından örneklerin sergilendiği daimi koleksiyon bölümü,dönemsel sergi mekanları,çağdaş ve geleneksel araçlarla donanmış dokuma,seramik el sanatları atölyeleri de var.Bayburt evi özelliklerini mimari açıdan taşıyan konuk evleri Butik otel gibi...Clup Patara evlerine çok benziyor.Bu evlerde Turhan Kaşo ve Aykut Hamzagil imzalı dekoratif öğeler var.Duvarda Hüsamettin beyin tabloları...Uyandığınızda gözünüzün alabildiğince gördüğü çift kollu Çoruh ve dağ manzarası,hemen önünde bu manzarayı içerden değilde dışardan izlemek isteyenler için birde hamak...Bu sessizliği tek başına değilde paylaşmak isteyenler için hamak iki kişilik....Olağanüstü bir yer.Restoranı için de hislerim aynı,gözünüzü tırmalayan en ufak bir detay yok.Bir huzur şehri....
Kaybolan geleneklerin yaşatılması planlanan bu mini kent de yerel sanatların canlandırılması,eski tezgahların yeniden üretime geçmesi planlanıyor.
Aslında insanların unuttukları geleneklerine,geçmişlerine,elsanatlarına yeniden sahip olmasının hikayesi bu..yolunu kaybedip tekrar bulmak gibi...
Hüsamettin beyin bütün varını yoğunu,maddi manevi herşeyini ortaya koyduğu bu hayalinin gerçekleşmesine bir adım kalan oradaki herşey için, sizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.....

Kendimizi define Avcısı gibi hissederek başladığımız Pazar yolculuğumuz hazineyi keşf etmiş değil de bulmuşluğun muzaffer edasıyla son buldu..
Herkese acaip tavsiye ediyorum.Ama yemeği orada yiyecekseniz gitmeden arayıverin...sevgiler...

n.nur somel




BAKSI MÜZESİ
tel:0458 2473438
F:04482473259
E:baksi@baksi.org
W:www.baksi.org

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Yaz albümleri....

Epeydir yeni albümlerle ilgili bişey yazmadığımdan ''Refik ne alacağım konusunda hayli kararsızlık çekiyorum'' diye dert yandı.
Ben de bari dinlediklerimi paylaşıyim dedim:
Serdar Ortaç....berbatttt
Işın Karaca.....bence bu albümden en iyi frizbi yapılır.Albümdeki üçüncü şarkıyı(gidemedim) sevmeye çalışıyorum ,ama umutsuz...Fakat Ref bu albümü çok sevmiş..Aslında zevklerimiz pek ters düşmezdi noldu acep.
Sertap Erener....Single remix yapmış.Çok güzel. Ama kısa sigara gibi hemen bitiyor..
Sezen Aksu... Çok güzel... Albümde ikinci sırada olan Murat Ceceli Şarkısı(unutamadım) dinlediğim en iyi yorum ,Sözler muhteşem ,fakat şimdiye kadar altıncı şarkıdan yediye geçemedim ,insanın ruhunu tüketiyor.Altıncı şarkıdan, tavsiye üzerine 12 ye atlayıp dinliyor ve de içimi iyice sıkıntı bastırıp ''imdaat' demeden teybi kapatıyorum..Göğsünüz sıkışıyor,nefes alamıyorsunuz o kadar fena yani...Hani çok yersiniz de üzerine bir kahve içince sindirirsiniz ya, bu albümün üzerine dinlenip de gevşiyeceğiniz bir albüm yok .Belki Manga ''bir huzur şehri'' olabilir.Ya da eski Nazan Öncel albümündeki ''nereye böyle veya hay hay'' da olabilir.Aslında Nazan Öncel in , sanki salıncakta hafifçe sallanırken ayaklarınıza deniz dalgası vuruyormuş hissi veren bir şarkısı vardı ; yazı çağrıştıran ; adını anımsayamadığım , kahve görevini en iyi o şarkı üstlenebilirdi ama hafızam yaşımla ters orantıda malesef.
İbrahim Tatlıses....Dinlemedim...Albüm kapağındaki o kırmızı ayakkabıları giyen birini dinlemek imkansız...
BenDeniz... Sadece Sevenlerine tavsiye edilir....Sanıyorum ünlü olduğu günden beri saçlarını yıkamıyor,...yani bence!!!!!
Sibel Can....Bu albümden de çok güzel frizbi olur.
En iyisi bu aralar radyo dinlemek ..

4030
nur

5 Temmuz 2009 Pazar

5 Temmuz Araklı ...

Oralın Araklı Zavzaga daki evinde planlanan mangal bu pazar gerçekleşti...Hava olağan üstü güzeldi...Mangal muhteşemdi.. Fasıl iyiydi..Assolistimiz, Cevatımın Cananı idi.Yürüyüş çok zevkliydi..
Konular herzamanki gibi eskiler ve yenilerdi...Santralden bağlatılan telefonlardan ,komşuda izlenen renkli yayınlardan,Flamingo yolundan şimdiki çocuklardan,Trabzonspordan...

Sanki tenefüs zili dün çalmış gibiydi...Ahhh,,, zaman su gibi...nur